Dominic Donovan İngiliz Ordusu | General
Mesaj Sayısı : 38
| |
Captain Holger İngiliz Korsanı | Kaptan
Mesaj Sayısı : 44
| Konu: Geri: Korsanlarin Nezaket Kurallari Cuma Şub. 01, 2013 7:39 pm | |
| Adam gözlerini yerden ayırmadan hızlı adımlarla kalabalığı yarıp geçerken kimseye bakma ihtiyacı bile duymuyordu. Bu kalabalık limandaki her şey daha önceki uğradığı limanlara benziyordu; ona göre limanların hepsi aynıydı. Birkaç eski tahta parçadan yapılmış adımınızı attığınızda üstündeki yükle bağıran iskele, o muhteşem deniz kokusuyla karışmış adlandıramayacağınız acı koku, etrafta küfürler savurarak ve serserilik yaparak dolaşan erkekler. Bunları düşünmek bile Holger'in yüzüne pis bir sırıtış yaymak için yeterliydi, onun için tek bir kelime anlamına geliyordu bütün bunlar. Ev. Yıllardır öbür insanlara göre evsizdi o ama aslında onun kadar geniş bir aileye sahip biri yoktu. Tayfası onun ailesi olmuştu ve onlar dışında hayatında kimseye ihtiyaç duymamış, kimseyi istememişti. Öbür herkes gelip geçiciydi. Sürekli gönül eğlendirdiği o kadınlar, zengin kanlarını onlardan emip aldığı genç kızlar, onu kovalayıp duran komik tipli askerler; bunların hepsi hayatının çok az bir bölümünü oluşturuyordu. Ona göre denize açılmak kadar güzel bir şey olamazdı. Ambrose'un denizdeki güçlü dalgaları aşarak ihtişamlı bir kuğu biri ilerleyişi, o ninnilerden daha rahatlatıcı olan sallanma hissi ve gemisinde dolanıp durmanın verdiği o apayrı tat. Bir de tayfası vardı yanında, keyfine bir şey diyecek olan olamazdı. Bu yüzden şimdi kaçtığı adamdan korkmuyordu, korkacak neyi vardı ki? Zaten adamın tek isteği onu parçalamaktı, öbürlerinden farkı neydi? Belki dönüştürücüsü olması onu daha özel kılmalıydı ama Holger zaman içinde bu tuhaf gerçeği unutmuş, deniz akıntısına kaybolmaya bırakmıştı. | |
|
Captain Holger İngiliz Korsanı | Kaptan
Mesaj Sayısı : 44
| Konu: Geri: Korsanlarin Nezaket Kurallari Cuma Şub. 01, 2013 11:49 pm | |
| Holger'ın hayatındaki en büyük zevklerden biri çekici tavırlarıyla bir hanımefendinin aklını çelmek, onu normalde olsa asla yapmayacağı günahlara sürüklemekti. Kendisiyle birlikte olurken de kadınlara günah işlemenin aslında zevk almakla aynı şey olduğunu aşılıyor, onları böyle günahkar bırakıyordu. Yaptığı şey elbette yanlıştı ama adam şuana kadar hiç suçluluk duygusu duymamıştı. Şuanda da yaptığı şeylerden en ufak bir suçluluk duygusu duymuyordu. Çok doğal bir şeydi, bir kadınla birlikte olmak. İnsan doğasının en ilkel ama belki de aynı zamanda en insancıl olan içgüdüsüydü. Tabii Holger bir insan olsaydı insanlığın bu kodları onun için geçerli olabilirdi. Bu düşünce bile onu pis pis gülümsetiyordu. Zevk ruhunu buğulandırmış, aklını çelmiş, onu savunmasız hale getirmişti. Yoksa boğazına dayanmış kılıcın kınından çıktığını duyardı. Belli belirsiz hissettiği boynuna değen keskin demir parçası onu durdurmuş, kadının da onlara bakmasına sebep olmuştu. Kadının çehresine yerleşmeye başlayan o korkmuş ve afallamış ifadeye şaşırmadı adam, sonuçta kadının itibarına belki de en koyu ve güçlü lekelerden biri sürülmüştü. ''Holgen.'' O tanıdık, güçlü sesi duyduğu zaman adamın yüzüne endişeli bir ifadeden çok memnun bir ifade yayıldı. Dudaklarındaki gülümsemeyi silmeyi denemiş ama başaramamıştı. Bu sesi hiçbir zaman unutamayacağından emindi zaten, dönüştürücüsünü ne kadar unutmaya çalışsa da sesini duyduğu anda onun kim olduğunu anlayacak kadar çok vakit geçirmişti adamla. "Ah, Donavan. Ben de başka biri bizi buldu diye korkmuştum. Bu leydiyi hiç korkutmaya gerek yoktu değil mi?" Karşısındaki kadının yüzünde parmaklarını hafifçe gezdirdi, onun pürüzsüz ve inci gibi tenine karşı kendisinin nasırlı ama güçlü elleri karşı karşıyaydı. Kadın adamın dokunuşuyla sakinleşmiş, Holger de onu rahatlatıcı bir gülümsemeyle ödüllendirmişti. Arkasındaki adama bakmıyordu korsan ama biliyordu, onun yüzündeki o ateşli öfkeyi ve asla sonu gelmeyecek nefreti. Belki de endişe yayılmalıydı vücuduna ama endişeli olmak için keyfi fazlasıyla yerindeydi. Sonuçta kadim bir dostunu tekrar görmüştü, boğazına bir kılıç dayamış olsa bile. | |
|