Catalina Castillian Özel Yetenek Modu | İspanya | Kraliçe
Mesaj Sayısı : 259
| |
Konstantin M. Duchovny Rus Ordusu | General
Mesaj Sayısı : 129 Lakap : General kâfi, başkası lüzumsuz.
| Konu: Geri: Biraz Gizlilik Kimseyi Öldürmez Perş. Şub. 07, 2013 12:59 pm | |
| Yıllardır simsiyah atının nallarının yere vuruşuyla çıkan sese aşina olmuştu Konstantin Duchovny. Kibirli bir şekilde etrafa bakıyordu, amaçları ve hedefleri büyük bir adam olan General Duchovny için gördüğü her yer fethedilebilme potansiyeli olan yeni bir hedefti. Bağımsız topraklarda uzun süren bir yolculuğu sonlandırmak için yanındaki beş askeriyle beraber yoluna devam ediyordu. Bu gizli bir görüşmeydi ama General güvenliğini sağlamalıydı ve kafasındaki planları gerçekleştirmeden ölmesi demek, gözünün açık gitmesi demekti belki de. Babasının kendisi için kurduğu hayalleri gerçekleştirmiş ve ondan daha büyük bir yere gelmişti ama kendisi için istedikleri? İşte bunu gerçekleştirmek için uğraşıyordu General. Hizmet ettiği ve uğrunda savaşlara girdiği, kan döktüğü, yaralandığı bu ülkenin, Rusya'nın tahtına hakim olmak gibi bir derdi vardı General'in. Babasının hayalini gerçekleştirmişti ve artık General olarak kalmaya niyeti yoktu. Hırsı her seferinde onun daha yükseği, en yükseği hedeflemesini sağlıyor ve hırsına yenik düşen General bu hedeflerini gerçekleştirmek için her şeyi yapabilecek tehlikeli bir adama dönüşüyordu. Artık tehlikesi sadece Rusya'nın düşmanlarına karşı değildi, General Duchovny'nin gittikçe yükselen namı sadece düşmanlar için tehdit oluşturmuyordu. Rusya için de giderek güçlenmesiyle bir tehdit kaynağıydı ve Çar da Çariçe de bundan hoşnut olmayacaktı tabii ki. Ağaçların arasından askerleriyle geçtikten sonra uzun süren yolculuğunu bitirdiğini gösteren düzlüğe gelmişti. Hava pusluydu ve yağmur yağması işten bile değildi. Kapalı havanın altında atından indi General. Belirtilen yere henüz Kraliçe teşrif etmemişti ve bu onun için bir sorun değildi. Bekleyebilirdi General, Kraliçe Castillan için burada beklemeyi bir onur olarak görüyordu yalnızca. Bu onuru yaşamaya devam ederken yanındaki Polkovnik rütbesini taşıyan ve General'in kafasındaki tüm düşüncelere hakim olan, yanından hiç ayırmadığı ve potansiyel yönetiminin en büyük halkalarından birine yerleştirmeyi planladığı Aleksandr'ı yanına çağırdı atından indikten sonra. Ayakları uzun zaman sonra zemine basmış ve yorucu yolculuğun bitmesiyle rahatlamış olan General, Aleksandr'a "Şu durumda kimseye güvenemeyeceğimizi biliyorsun, yanındaki üç askerle etrafı kolaçan et." General'in kısık sesle söylediği bu cümle sonunda Polkovnik Aleksandr, sadece hazır vaziyette durup başını sallamakla yetindi. Atlarına binip etrafta kayboldular. General iki askeriye beklerken gelen sesler onu biraz tedirgin etse de karşıdan gelen görkemli At arabasının tek bir açıklaması olabilirdi. Bu tedirginliğinin sebebi başkaydı. Hedeflerini büyüttüğü günden beridir ölümden korkmaya başlamıştı ve biraz paranoyak bir adama çevirmişti bu korku General'i. Askerler Kraliçe'nin kapısını açtıktan sonra birisi Kraliçe'nin elini tutarak inmesine yardımcı oldu. General yanındaki askerlere geride durmasını işaret ettikten sonra Kraliçe'ye tüm minnetini belli edecek şekilde gülümsedi. Gülümsemesi bile tehlikeli olan General kendisine attığı adımlarla yaklaşan Kraliçe'nin elini öperken, gözlerine bakmayı ihmal etmiyordu. | |
|
Catalina Castillian Özel Yetenek Modu | İspanya | Kraliçe
Mesaj Sayısı : 259
| Konu: Geri: Biraz Gizlilik Kimseyi Öldürmez Paz Şub. 10, 2013 2:32 pm | |
| Catalina aracın içinde giderken kendine çeki düzen verdi ve derin bir nefes alıp kendini sakinleştirdi. Yanlış bir şey yaptığını savunabilirdi çoğu insan ona karşı ama o bunu 'dikkatli olmak' olarak adlandırmayı yeğliyordu; sonuçta bu dünyada en fazla kendisine güvenebilirdi. Bu skeptik ve pek de hoşa gitmeyecek yaklaşımları yüzünden daha önce zalimce eleştiriler almış olsa da bu saçma sapan laflar onu durduramazdı. Kafasındaki düşünceler onu gerip yavaş yavaş boğmaya başlayınca onları zihninden men edip dışarıyı izlemeye odaklandı. Onu sakinleştirebilen şeylerden biri doğayı izlemek, onun güzelliği karşısında dehşete kapılıp doğa anaya hayranlıklarını sunmaktı. Ne kadar dokunulmamış, özeldi doğa. İnsanların o vahşetinden ve ölümcül yapılarından korunmayı başararak varlığını duru ama ihtişamlı bir şekilde onlarla birlikte sürdürüyordu, insanlar ise ondan faydalanmak için ne kadar yırtınırsa yırtsın bunu tam anlamıyla başaramıyorlardı çünkü anlamıyorlardı. Doğadan faydalanmak bataklığa batıp debelenerek çıkmaya çalışan birinin yaptığı o çaresizce hareketlere benziyordu; iki örnekte de başarısızlık vardı. Doğayla bir olup onun insanlara bahşettiği şeyleri kullanabilirdik, onu sömürüp ondan fayda göremezdik. Bunu yıllar içinde doğayla yaşayarak öğrenmişti ve hayatta kalmanın en önemli kurallarından biri olarak görüyordu bu kuralı. Arabası yavaş yavaş giderken yaşadığı yerler aklına sıralanmaya başladı. Belki de şuan bulunduğu bu bağımsız topraklardaki bütün ormanları tek tek gezmiş, her yeri öğrenmişti. Artık kendini anavatanı saydığı cennet topraklara sahip olan İspanyada ise şimdilik daha birkaç orman görmüştü, bazılarına ise çok eskiden gittiği için onları da tam net olarak hatırlamıyordu. Yine de hafızası oldukça güçlü ve detaylıydı kadının; gördüğü ve duyduğu bir şeyi unutması zordu. Yine de yüzlerce yıl yaşadıktan sonra aklınıza giren bazı şeylere 'çöp' etiketi yapıştırıp onları zihninizden silebiliyordunuz. Bu üzücüydü aslında, kim bilir bilinç altında bunu kaç kez yapmıştı; halbuki o her şeyi saklayıp bilmek isteyenlerdendi. Derin bir iç çekip gözlerini kapadı, yine düşünceleri onu boğmaya başlamıştı. Bu sırada arabanın yavaşladığını hissetti ve gözlerini tez bir şekilde açıp kendini toparladı; adamın karşısında dağılmış bir şekilde çıkmayı şiddetle reddediyordu. Güvenilir sürücüsü kraliçesine baktı, kadın ise adamın yaşlılıkla buruşmuş ama canlılığını kaybetmemiş yüzünü hafifçe süzüp ona müteşekkir bir şekilde gülümsedi. "Burada duralım Javier, ben indikten sonra ise ne yapacağını biliyorsundur." Bu lafları kraliçesinin bir çalışanına emir vermesinden çok bir dostun bir dosta soruşu gibi söylemişti çünkü Javier adındaki bu yaşlı şekil değiştiren onun için babasal bir figür gibiydi; eğer kafasındaki düşünceler bir cadının kazanı gibi beynini yakıp mahvediyorsa adam gidip ona danışabilirdi ve yaşlı adam da kraliçesine karşı hep dürüst olup ona düşündüğü şeyi direk olarak söylerdi. Onu bu yüzden seviyordu; bu dürüstlüğü yüzünden. Tahta araç tamamen hızını kaybedince kadın tez bir şekilde ayaklandı, bu sırada da kapısı açılıp ona inmesi için bir yardım eli uzatılmıştı. Normalde olsa yüzünü ekşitip karşısındakine sinirli bir tavır takınırdı çünkü o aciz bir soyludan çok daha öte biriydi ama burada barış için bulunuyordu, müzakere veya harp için değil. Bu yüzden ona uzatılan eli tuttu ve aşağıya indi. Eteklerinin ucunu hafifçe topladıktan sonra yabani çimenlerin o pürüzsüz ama huylandırıcı yapısına değe değe yürümeye başladı, karşısındaki adama doğru gidiyordu. Tamamen resmiyetten ona yaklaşınca elini uzattı ve adam da bir beyefendinin yapacağı gibi alıp elini öptü, kömür karası gözleri bu sırada kadının gök mavisinin yeşille harmanlanmış tonundaki gözlerine bakıyordu. Kadın adamın bu bakışını ve nazik tavırlarını samimi bir gülümsemeyle ödüllendirdi, samimi davranınca oldukça güzel bir bayana dönüştüğünün farkındaydı. Sonra etrafına şöyle bir bakıp orayı kolaçan etti ama bunu tabii ki komutana belli etmeden yapmaya dikkat etmişti, sonuçta adam bunu fark etse aralarında huzursuzluk çıkabilirdi ve Catalina bunun peşinde değildi. En azından, o anlık. Bu yüzden etrafına bir leydinin merakla bakınacağı gibi daha uzun ve arayan gözlerle baktı, bir askerin yapacağı gibi keskin ve hızlı bakışlarla değil. "Piknik eşyalarını getireceğinizi düşünmüştüm komutan, sonuçta erkek tarafı hazırlığı yapmalıdır değil mi?" dedi adama zarifçe ama biraz da meydan okurcasına gülümseyerek, ses tonu sakin ama sorgularcasınaydı. Aslında kast ettiği şey gerçekten yapacakları bir piknikten çok oturup medeniyet yanlısı iki insan gibi konuşabilecekleri bir yerdi. Enfes bir kumaşla yapılıp tek tek işlenerek büyülendirici görünen elbisenin eteklerini tekrar kavrayıp birkaç adım attı kadın, doğanın güzelliğinin tadını çıkarıyordu bu hamlesiyle. Her şeyden uzaklaşıp böyle bir cennetin ortasına atmak kendine verebileceği belki de en mükemmel armağan, sevindirici hediyeydi.
- Spoiler:
Renk kodu;; #a89506
| |
|