Vogualura Role Playing Game'e Hosgeldiniz! |
|
| Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Elena Lohanskaya Rusya | Çariçenin Yeğeni
Mesaj Sayısı : 24 Lakap : elena hanım kızımız
| Konu: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Cuma Şub. 15, 2013 4:19 pm | |
| Juan Elijah de Hervías & Elena Lohanskaya - Spoiler:
ALLAH BENİM BELAMI VERECEK ŞU GİFLER YÜZÜNDEN
ÖZÜR DİLERİM GÜNEŞ... İSTEYEREK OLMADI... VURMA GÜNEŞ...
En son Elena Lohanskaya tarafından C.tesi Şub. 16, 2013 9:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Elena Lohanskaya Rusya | Çariçenin Yeğeni
Mesaj Sayısı : 24 Lakap : elena hanım kızımız
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Cuma Şub. 15, 2013 6:59 pm | |
| Malikanenin balkonunda elindeki şarap kadehini zarifçe tutmuş yıldızları izleyen sarışın İspanyol soylusunu baştan aşağı inceliyordu. Boş bir ifadeye büründürmüştü ela gözlerini, bu sayede kadına bakıyor gibi değil, gözleri dalmış gibi görünüyordu. Ya da o öyle sanıyordu. Davetin başından beri gözüne batıyordu kadın, şuh kahkahaları ve sürekli saçlarını geriye atışı sinirini bozmuştu. Neredeyse salondaki her erkekle dans etmişti -köşede duran sümüklü yaşlı ve kepçe kulaklı uşak hariç tabii. Fakat bir erkek bozuntusu ona iltifat ettiğinde utanmış gibi kafasını öne eğiyor ve kıkırdıyordu. Elena ise elbette ki kadını çözmeye çalışıyor, onun her hareketini dikkatlice seyrediyordu. Peçeteyle ağzını silişini bile. Tam kadına dikkat kesilmişken uşağın sesiyle irkildi: 'Biraz daha şarap alır mıydınız Leydi Lohanskaya?''Adımı ağzına almaya cürret edersin seni pis yaratık?' der gibi baktı önce, uşağı baştan aşağı süzdü. Gözlerini kıstı, suratındaki tiksinti ifadesini bir an bile bozmadan 'İstemez.' dedikten sonra uşağın kayboluşunu izledi. Dikkat çekmemek için saklandığı köşeden salonu izlemeye koyuldu yeniden; evindeki altın varaklı küveti yarım saat anlatan martı kaşlı adam, aperatifleri gizlice ağzına sokan şişman kadına fıkra anlatıyordu. Derken bir kahkaha patlattı şişman olan. Ne kadar da iğrenç ve yapmacık bir kahkahaydı, küçücük ağzından fırlayan koca dişleriyle neredeyse korkutucu görünüyordu. Kimseyi yanına yaklaştırmayan bakışlarıyla ortalığı kolaçan ederken, ona takıldı gözü. Alaycı bir ifadenin sardığı çehresinden gözlerini alamadı, koyu kahverengi gözleri bambaşka bakıyordu. Elena kafasını çevirmek istiyordu, ama yapamıyordu işte, olmuyordu. Nihayet adam kendisinin ona bariz bir şekilde baktığını farkedince kafasını ona doğru döndürür döndürmez Elena başını öne eğdi. Lanet olsun. İşte şimdi rezil olmuştu. - Spoiler:
Allah belamı verdi...
| |
| | | Juan Elijah de Hervías İspanya | de Hervías Lordu
Mesaj Sayısı : 74 Lakap : Adını Eliha Koyduk
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Cuma Şub. 15, 2013 8:33 pm | |
| Yemekler lezzetli olmasaydı, çok merak ediyordu, acaba katlanır mıydı bu dört taş duvarın arasında tıkılmaya. Kaçamak bakışlarla masanın ortasında duran tavuğu süzüyordu iştahli iştahlı. Çoktan karnını doldurmuş olsa bile, o bol yağlı tavuğa bakmak bile iştahını yeniden kabartmaya yeterdi. Başını çevirdi yine de tavuğundan. Birkaç lokma daha geçmeyecekti boğazından. Bu gecelik bu kadarı yeterdi. Gözleri her zaman olduğu gibi tam da derinine baktı karşısındaki adamın gözlerinin. Bir şey anlatıyordu hevesli hevesli ama, ah be amcam, Elijah söylediklerini hiç dinlememişti ki şimdi dediklerini yakalasın. Başını hızlıca yanındaki diğer soyluya çevirdi ifadesiz bir şekilde. "Ne diyor bu amına koyduğumun adamı?" diye mırıldandı daha önce hiç görmediği adama. Neyse ki sözleri tam da kahkaha anına denk gelmişti ki, tam da istediği gibi sadece kendisi işitti mırıldanışını. Daha sonra dediğini tekrar etmesini istemişti az önce mırıldandığı adam, ama o elini aman neyse ne dercesine sallayarak geçiştirdi o adamı da. Belli belirsiz eşlik ediyordu o da gülüşmelere. Gülüşmeleri bölen iş muhabbetleri, iş muhabbetinden sıkılan hanımların esprileri; gece böyle sürüp gidecekti galiba? Odanın kenarında yan flütle, ufak arplarıyla ve luth'larıyla anglosakson ezgileri çalan müzisyenler, yabancı misafirlerin gözlerini boyamaya çalışıyorlardı adeta. Elijah'ın kulağı bu melodilere yabancı değildi. Yine de arkasında bıraktığı toprakların arkasında kalmasını yeğlerdi o. Bu ezgileri sevse dahi -hele ki halk ozanlarının şiirleri- nefes vermekten geri duramadı. Tanrı aşkına, sıcak İspanya topraklarındaydılar. Oysa ki etrafındaki atmosfer kafasını pencereden yana çevirse İskoç ormanlarını görecekmiş gibi bir tema çiziyordu içerdekilere. Yanındaki adamın masada oturan bir hanımı göstererek dürtünce kendisini, yeniden eğlenceye döndü zihni. "Ondan Venediğe eserleri götürürken bana eşlik etmesini istedim Heischmann. Oysa o bana neden diye sordu. Neden diye sordu! Baksana şu çehreye, hangi sanatkar bu yüz kadar güzel bir eser ortaya çıkarabilir ki!" Adam yeniden kadının dolma parmaklı ellerinden tutup dudaklarına götürdü. Tam o anda anlık etrafı süzen gözleri seçti, tam karşısındaki genç, yabancı görünümlü kadını. Merakla dikti gözlerini hanımın üzerine. Diğerlerinin aksine eğlenmekten özellikle geri duruyormuş gibi bir hali vardı kızın. Öyle ki eğlence boyunca daha önce kendisinin dikkatini çektiğini hiç hatırlamıyordu. Dikkatini mi çektim güzellik diye geçirdi aklından, kız başını eğdiği zaman, kıvrılırken dudakları. Kendisiyle flörtleşen dullarla çok uğraşırdı. Hatta henüz evlilik yaşlarına gelmiş taze güzel kızlarla da... Zengin, bekar bir savaş kahramanıydı sonuçta; evlenme vakti gelmişti kendisinin de. Yine de karşısındaki kızın kendisine bakana silah çekiyormuşlar gibi kendisini süzdüğünü gizlemesi hoşuna gitmemiş değildi, farklıydı... Kızın bu hareketini boşverip yeniden yanındaki uslanmaz ameleye çevirdi başını. Tam zamanında dönmüş olmalıydı ki o kısa süre içinde kendisini bıraktığı adam da sarışın hanımın elini bırakmıştı. Yeniden Elijah'a dönüp bu sefer daha romantik bir sesle konuştu, gözleri Elijah'a bakarken, sanki kur yaptığı kişi Elijah gibi görünüyordu. "Hangi gemi sizin gibi bir hanım olmadan denizlere açılabilir ki? Yanılıyor muyum Elijah?" Elijah ifadesiz suratını bozmadan omuz silkti. "Elbette Rodrigo. Sonuçta hiçbir gemi demir locasında tonluk bir demiri olmadan denizlere açılamaz." O saniyede dondu muhabbet sanki. Söylediğini hiç beklemeyen çevresindeki muhabbete dahil insanlar iri gözlerle ya kendisine ya da tepkisini görmek için kadına baka kalmıştı. Elijah durumdan şikayetçi değildi: manzaradan tatmin olmuş bir tebessümle kendince yeterince keyfini çıkartınca ortamın, güldü tıpkı şu diğerleri gibi. Daha fazla bu muhabbete katlanamayacağı kanaatine varmıştı. Ellerini masaya vurup ayağa kalktı bir anda. "Yeter bu kadar. Buraya eğlenmek için geldim Pérez. Estempie'lerine söyle İspanyayı keşfetsinler artık." diye bağırdı ev sahibine, müzisyenleri gözleriyle işaret ederek. Kalabalık kendisini onaylamıştı gülüşleriyle. Haliyle müzisyenler de kalabalığa uyup hareketli bir İspanyol ezgisi çalmaya başladılar. "Olé!" diye haykırdı insanları dansa iyice teşfik etmek için. Ne var ki insanlar dans için öne atılırken o hiçbir hareket göstermiyor, sadece elinde kadehiyle kenardan kenardan kapıya doğru yürüyordu. Balkonda durup biraz hava almak istiyordu artık. Yemekten de elini eteğini çektiğine göre, kötü esprilere daha fazla katlanamazdı. İşte tam da o anda kendisine doğru hareket eden dans partnerlerinden birinin koluna çarpmasıyla kadehi yana devrilmiş, içerisindeki içkisinin çoğu dökülmüştü yere. Tam içkisi için sinirleniyordu ki döküldüğü yerin yer değil, başka birinin elbisesi olduğunu görünce tuttu içindeki küfürü. İçkisini döktüğü kişi, daha beş dakika önce gözlerini yakaladığı leydiden başkası değildi. "Affet." dedi hızla kızın eteğindeki hasarın büyüklüğünü görmek için dizlerinin üstüne çökerek. Eteğine dokunacaktı ki başka bir dansçı daha ayağına takılınca iyice bıkıp gözlerini döndürdü sıkıntıyla. Hızla ayağa kalktı. "Gel şöyle bakayım." dedi kıza sesini yükseltmeden, elinden nazikçe ama hızlı bir şekilde tutup insanların arasından biraz ötedeki balkon girişinden dışarı attı kendini.
| |
| | | Elena Lohanskaya Rusya | Çariçenin Yeğeni
Mesaj Sayısı : 24 Lakap : elena hanım kızımız
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Cuma Şub. 15, 2013 9:28 pm | |
| Adamın uzun soluklu bakışlarının üzerinde gezindiğini hissedince iyice siniri bozulmuştu. Ona bakmak, onu seyretmek istiyordu ama bunu yakalanmadan önce yapmalıydı. Gerizekalı Elena, nasıl oluyor da her seferinde bir şeyleri mahvetmeyi becerebiliyorsun. Neyse ki Elena'nın bakışları adamın pek umrunda olmamıştı, çoktan yanındaki ağzı kokan kurbağa gözlü adamla konuşmaya dalmıştı. Elindeki çoktan boşalmış kadehi bırakıp ellerini göğsünde kavuştururarak yürümeye başladı salon boyu, aklı yeterince karışıktı. Az önce gözlerini bir saniye olsun üzerinden ayırmadığı adamın suratına bakmamaya çalışmak tuhafına gitmişti elbette; fakat bir kez daha adama bakarsa olacak çirkin şeyleri tahmin edemedi, ya da etmek istemedi. Kendi de bilmiyordu. Bakışlarını başka yöne çevirmesine rağmen "Olé!" diye bağıranın o olduğuna adı gibi emindi, hissediyordu. Aslında ses tonu görünüşüyle pek de uyumlu sayılmazdı ama yine de hoşuna gitmişti, her şeyi gibi konuşması da enteresandı bu adamın. Tüm bu davetteki soylu şişman kadınlar kadar gereksiz düşünceler beyninden şimşek hızıyla geçerken elbisesine dökülen şarapla birden kendine geldi. Harika, işte şimdi bana eğlence çıktı, diye düşündü şarabı döken ileri zekalıyı azarlamak üzere kafasını kaldırırken. Daha az önce bakmayı bıraktığı adamın gözlerine değince gözleri, vücudunda felaket bir uyuşukluk bütün bedenini sardı, demin bakarken yakalandığı yetmezmiş gibi adama sapık gibi bakmayı sürdürdü. 'Affet.' der demez akıl almaz bir çeviklikle dizlerinin üstüne çöktü, kızın elbisesine dokunmak üzere elini uzatmıştı ki dans adı altında saçma sapan hareketler yapan kızıl saçlı kadın ayağına takıldı. Gözlerini devirdi adam, 'Gel şöyle bakayım.' diyip elinden tuttu. Elena'nın ise tek yapabildiği şey, kalp atışlarının dışarıdan duyulmuyor olması için dua etmekti. Balkon girişine doğru sürüklenirken bir şeyler söylemek istedi adama, hayatında belki de ilk kez birisiyle konuşmak istedi ama ağzını açamadı bile. Elena söyleyeceklerini toparlamaya çalışırken çoktan balkondaydılar. Derin bir nefes aldı temiz havanın işe yaramasını umarak, kafasını hafifçe yana çevirdi. Adama bakmaya yüzü yoktu, aslında korkuyordu bu konuyu açmasından. Dakikalardır kendisini izlediğinin kesinlikle farkındaydı, zeki bir adama benziyordu. En nihayetinde kendisini tanıtması gerektiğini düşündü ve yüzünü yeniden adama doğru döndürdü, elini uzatarak 'Elena.' dedi. Lanet olası sesi çatallanmıştı ki bu da muhtemelen ne kadar heyecanlı olduğunu belgeliyordu ama umrunda bile değildi. Şimdi tek isteği adamın ismini bahşetmesiydi, yalvarır gözlerle süzüyordu onu. - Spoiler:
Helal be Elijah dumur ettin kızı iki dakikada şeytan tüyü var he.
| |
| | | Juan Elijah de Hervías İspanya | de Hervías Lordu
Mesaj Sayısı : 74 Lakap : Adını Eliha Koyduk
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep C.tesi Şub. 16, 2013 10:13 am | |
| Kızı balkona çıktığı gibi taştan, pek de oymalı olmayan balkon korkuluğunun yanına götürmüş, her ne kadar manzarayı görmeyi arzu etse de bu tatlı hülyalanmalarını yalnız başına yapmayı yeğlerdi. Bu nedenle bu kızı hemen başından savmaya çalışacak, olur da kız kadehi dökdüğüne çemkirmezse bir torpil geçip bunu normalde yapacağından çok daha kibar bir şekilde yapacaktı. "Dilimi konuşabiliyor musun?" dedi İspanyolca. Daha sonra boşuna gevelemekten vazgeçip etrafta bir göz gezdirdi sanki iletişim için bir ipucu görecekmiş gibi. "Oldu o zaman. Soylular arasındaysan illa ki İtalyanca konuşabiliyorsundur." dedi. Bu sefer romalıların lisanını kullanmıştı. Kültürlülüklerini göstermek isteyen her soylunun yaptığı ilk iş italyanca öğrenmek olurdu, illa ki bu kız da bilirdi bu dili? En olmadı ana diliyle, İngilizce konuşmayı deneyecekti. O da olmazsa akışına bırakır, çekilirdi kızın önünden. Aman... "de Hervías'lardan Lord Juan Elijah." dedi gecikmeli de olsa kendini tanıtarak. Çöktüğü yerden hafifçe eğilerek soylu reveransını da eksik etmemişti bayandan. Eteğini hiç düşünmeden tutmuştu kızın vereceği tepkiyi pek de umursmayarak. Dökülen şarap lekesi beline kadar yükseliyordu, fakat bu vücudu saran elbise içerisinde, elbise henüz kızın üzerindeyken beline kadar dokunarak yükselecek değildi tabii. Balkon kenarlarında veya mumları yanık olmayan koridorlarda oynaşan soylular az olmasa da Elijah'ın en başından beri böyle bir niyeti yoktu. Ayağa kalktı yeniden tükürerek eteğini temizlemeye çalışamayacağı için. Kızdan pek bir cevap gelmiyordu. Üstüne üstlük bu tutuk tavırları iyice garip bir atmosfer yaratıyordu aralarında. Elijah kaşlarını çattı şahit olduğu manzarayı sindiremeyerek. O ne tavırlardı öyle? "Ne oldu, yoksa savaşta babanı öldürdüm de benden intikam almaya mı geldin?" dedi suratını ekşiterek. Körpeliği ve bu tutukluğunu düşünürse eğer, akla gelebilecek ilk şey bu oluyordu nihayetinde. Üstelik daha masada otururken de kendisini süzmüştü? En olmadı suikast için gelmediyse, bir eşya çalmıştı ve bunun ortaya çıkmasından utanıyor olmalıydı. Üzerinde daha fazla düşünmeden omuz silkip balkon kapısına yöneldi yeniden. Ucu kendisine dokunmuyorsa neden umurunda olsundu ki... Sessizlik içinde en hızlı haliyle bir kupa su getirmiş, yine Elena'nın eteği önünde çökmüştü. Parmaklarını kupanın içine daldırıp eteğinin en ucundaki lekeye dokundurdu ıslak parmaklarını. Hafifçe çitilercesine şarabın rengini atmasını bekledi ama üçüncü deneyişinde de bir şey olmayınca derin bir iç çekti sabır diliyormuş gibi. Her ne kadar işe yaramayacağını anlamış olsa da etekle biraz daha uğraşıyormuş gibi görünecekti. En azından işin sonunda ben elimden geleni yaptım diyebilirdi daha fazla çaba göstermiş gibi görünürse. Başını hafifçe kaldırdı, gülerek baktı kıza. "Hizmetçiyi terslediğini gördüm. Biraz atarlılığımız var galiba?" Sesini fazla yükseltmiyordu, veya gereksiz kibarlık triplerine girmiyordu onunla konuşurken. Genç bir kızdı nasıl olsa, ebeveynlerine şikayet etse ne yazardı. "Yaşın kaç? 17 mi? Bu yaşta genç bayanların buralarda olması pek de hoş değil. Sen uslu olsan da İspanyol bıyıklıları uslu durmaz güzelim." Göz kırptı laubaliliğinden taviz vermeyerek. Kıza sarkmıyordu yahut bu tavırları normal flörtleşme tavırlarından değildi. Sadece kıza dikkatli olmasını o iğneleyici tavırlarıyla göstermek istemişti o kadar. Ki buna rağmen ona karşı pek bir hakaret ettiğini kimse söylemeyezdi. Aksine daha bir uslu, daha bir durgundu ona karşı. Bu efendilik ayrıntısını yediği yemeğe bağlayacaktı... "Elena. İyiymişsin güzelmişsin Elena da... Hangi Elena? Bu yaştaysan ve ailen etrafta değilse muhtemelen yeni nişanlınla teşrif etmişsindir mekana. Kimlerdensin sen bakalım?" Bıraktı uğraştığı eteği, bu sefer tüm vücudu kıza odanlanmışçasına çevirmişti bakışlarını.
- Spoiler:
Şeytanı olduğu kesin de tüyünden pek emin değiliz biz... ps. fiyasko oldu bu rp... Affet. *buraya Elijah'ın puppyeyesı gelecek.*
| |
| | | Elena Lohanskaya Rusya | Çariçenin Yeğeni
Mesaj Sayısı : 24 Lakap : elena hanım kızımız
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Paz Şub. 17, 2013 7:15 am | |
| "de Hervías'lardan Lord Juan Elijah." dedi kız ona meraklı gözlerle bakarken. Soylu olduğu elbette ki belliydi ama Elena buralı olmadığı için ne de Hervías'ları ne de başka bir soylu İspanyol aileyi tanıyordu; bu yüzden de soyadından adamla ilgili herhangi bir şey çıkaramazdı. Ne zaman konuşmak istese içinde bir şeyler onu durduruyor, ağzını bile açamıyordu. Ondan gözlerini ayırmayışının ve tek bir kelime etmeyişinin adamı da rahatsız ettiğini görebiliyordu koyu kahverengi gözlerinde. "Ne oldu, yoksa savaşta babanı öldürdüm de benden intikam almaya mı geldin?" dedi, yüzündeki ekşimeyi cümlenin sonlarına doğru iyice belirginleştirerek. Adamın suratı komiğine gitmişti; sırıttı ister istemez ve hayır anlamında başını salladı. Davetin başından beri üzerinden çekmediği bakışlarından hoşnutsuzluğunu fazlasıyla belli ediyordu Elijah, hatta gözüne sokuyordu. İzin almak bir kenara tek bir laf etmeden eteğine doğru bir hamle yaptı, elindeki altın varaklı yeterince görgüsüz ve zevksiz kupaya soktuğu parmaklarını ıslatıp elbisesine dokundu. Başkası olsa Elena çoktan çığlık atmaya başlamış ve karşısındakine ne cürretle ona dokunabildiğini soruyor olurdu; fakat garip bir şekilde bu adam ne yaparsa yapsın hoşuna gidiyordu işte, kendine hakim olabilse olurdu ama elinde değildi. Elbisedeki lekenin çıkmasının imkansız olduğunu idrak eden lord iç geçirerek kıza baktı ve "Hizmetçiyi terslediğini gördüm. Biraz atarlılığımız var galiba?" dedi ukala ama son derece sevimli bir gülümsemeyle. Elena tam ağzını açacakken sözlerine devam etti: "Yaşın kaç? 17 mi? Bu yaşta genç bayanların buralarda olması pek de hoş değil. Sen uslu olsan da İspanyol bıyıklıları uslu durmaz güzelim." dedi göz kırparak. Elena kaşlarını çattı, doğuştan beri soğuk olan yüz hatlarına dua ediyordu; en azından adama duyduğu ilginin bu sayede karşıdan anlaşılmadığını umuyordu. Tabii salonda adamı süzüşünü saymazsa. "Elena. İyiymişsin güzelmişsin Elena da... Hangi Elena? Bu yaştaysan ve ailen etrafta değilse muhtemelen yeni nişanlınla teşrif etmişsindir mekana. Kimlerdensin sen bakalım?" dedi ayağa kalkarak; nihayet kızı dinlemek için dikkatini ona vermişti. Elena yutkundu önce, saçlarını geriye attı ve toparlandığını hissettiği an "Lohanskaya ailesine mensubum." dedi. Sonra duraksadı birden, bir İspanyol lordu Lohanskaya'ları nereden bilebilirdi ki? Saçmalıyordu. Adamı gördüğünden beri saçmalıyordu hem de. "Yani buralı değilim demek istiyorum. Rusya'dan geldim, bir arkadaşımı ziyarete. Saygıdeğer Çariçe'nin yeğeniyim." dedi gereksiz bir açıklama çabası içindeyken. Karşısındaki o değil de sıradan biri olsaydı Lohanskaya olduğunu söyledikten sonra onu cehaletle suçlar, Rus kraliyet ailesini tanımadan bugünlere nasıl geldiğini sorgulardı küçümseyici bakışlarla. "Ve 17 yaşında küçük bir kız değilim artık, bu uzun zaman önceydi." dedi, sesine kendine güvenli bir ton vermeye çalışırken batırdığını hissederek. Ne uzun zaman öncesi? Bunu söyleyen birinden en az 30lu yaşlarının ortalarında olmasını beklerdiniz ama o sadece 26 yaşındaydı. Söylediği her sözün arkasından ne kadar aptal göründüğünün farkına varıyordu ama bu her şey için çok geç oluyordu. - Spoiler:
S.çtı Cafer bez getir Elijah.
| |
| | | Juan Elijah de Hervías İspanya | de Hervías Lordu
Mesaj Sayısı : 74 Lakap : Adını Eliha Koyduk
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Ptsi Şub. 18, 2013 5:04 pm | |
| Kız nereli olduğunu söyleyince kaşları kalktı birden. Soyunun kime dayandığını duyduğunda ise şaşkınlığı sadece kaşlarına değil, ağzına da vurmuştu; ağzı açıldı "Hadi canım." diye mırıldanarak. O an belki de kızın eteğine dokunurken iki kere düşünmesi gerektiği şimşek gibi çaktı aklında. Bir süre kala kalmış vaziyette bakarken -hayır canım, mevzubahis laf çarpmak olacaksa din dil ırk ayırmadan, gayet eşit ve insancıl şekilde sokardı lafını- omuz silkin olabilecek en sevimli şekilde gülmeye çalıştı; işe yaramadı. Kuyruğuna ateş düşmemişti, sadece her üstüne şarap dökdüğünüz kraliyet ailesinden olamıyordu işte... Ondan öte neden bir kraliyet üyesi böyle bir eğlenceye katılırdı ki? Kızın aksanı olmasaydı sırıtıp, tek laf etmeden mevzuyu orada kapatırdı ya... "Ha evde kaldın yani!" dedi sesini alçaltma gereği bile duymadan. Bir sessizlik oldu Elijah anlıyorum dercesine başını aşağı yukarı sallamasının ardından. Kollarını balkon korkuluklarının üstüne dayayıp kızdan sadece bir saniyeliğine gözlerini ayırıp şöyle bir bahçeyi gözden geçirmiş, hemen ardından gelecek yüz ifadesini görmek için beklemediği bir anda çevirmişti yeniden bakışlarını ona. Başını sallamaya devam etti, kim bilir belki ortamdaki sessizliğe yarardı bu baş sallayışları? Hoş, söylediğinden utanmış da değildi. Aksine sabırsız gözlerle kızın vereceği tepkiyi bekliyordu. "Bundan utanmana gerek yok, herkes evde kalablir. Hala doya doya servetini yiyebileceğin Çariçe bir teyzen var sonuçta." Omuz silkti acısını paylaşıyormuş gibi bir ifadeyle. Tam o anda kızın hala kendisine hiçbir ters hareket göstermediğini hatırladı, suratındaki alaycı ifade kısa bir süreliğine silinip ciddi bir şekilde, sanki suratından bir şey çıkartmak istiyormuşçasına baktı derin derin. Dudaklarını yaladı. Ruslara güzel hatun namları dışında hiç sempati duymamıştı. Rus dediğin soğuk, hatta biraz da aptal kibrini sahip olmaz mıydı? Bu ne uysallıktı öyle? Sessizce, üstten üstten kızı bir süre daha süzmesinin ardından nihayetinde temiz geceden bir soluk alıp iç çekti. Ciddi düşüncelerinden silkinircesine başını geriye atıp oflarcasına şişirdi yanaklarını. Yeniden korkuluklara dayanıp aynı alaycı fakat bu sefer daha kibar ve sıradan bir tebessümle yüzünü ondan yana çevirdi. "Sizde araplardaki gibi cariye mevzusu var mı?" Derin bir nefes aldı gülüşünü en kısık seviyeye indirip de tutmak için. Geyiğin devamını getirmese de yan gözle kıza attığı bakışla eşeğin aklına elinden geldiğince hoşaf sokmaya çalışmıştı. Hatta hala uzaklara bakarak kıkırdarken olduğu yerde o anlık kızdan yöne gözlerini çevirişinde yine göz kırpmıştı kıza bakışına son noktayı koymak istercesine. "Ben sizi daha beyaz bilirdim? Saçlar başlar daha açık değil miydi oralarda -cermenlerin kibar hali hani? Beş günde ne ara bronzlaştın İspanyada?" dedi gülerek. Hoş, şu köpekli dönüşüm geçiren cinslerin genel renkleri karalardan olurdu ya. Yine de yıllarca sarı-mavi rus genleri vaatleriyle kandırıldığını düşünüp, tüm o rus hatun hikayelerini anlatan gezgin abilerin yavşak olduğu kanaatine vardı hemen orada. O kadar da heves ettirmeselerdi bari o gencecik halleriyle Elijah'ı? "Eee, ne yapacağız Elena? Leke çıkmayacak gibi?"
| |
| | | Elena Lohanskaya Rusya | Çariçenin Yeğeni
Mesaj Sayısı : 24 Lakap : elena hanım kızımız
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep C.tesi Şub. 23, 2013 7:37 pm | |
| Nereli olduğunu söyler söylemez yüzünü bir şaşkınlık sardı adamın, ağzı açıldı Elena neden bu kadar şaşırdığını anlamaya çalışırken. "Hadi canım." dedi sesini alçaltarak, inanmakta güçlük çektiği her halinden belliydi. "Ha evde kaldın yani!" diye devam etti, sesini yine eski tonuna getirmişti. Elena kaşlarını çattı, fakat daha sonra sırıtmamak için zor tuttu kendini. Adamın patavatsızlığı bile hoşuna gidiyordu, boşboğazlığı, umursamazlığı, her şeyi hoşuna gidiyordu. Bile bile lades dedikleri bu olmalıydı herhalde, adamın umrunda bile değildi ve asla olmayacaktı lakin uzak duramıyordu ondan. "Bundan utanmana gerek yok, herkes evde kalablir. Hala doya doya servetini yiyebileceğin Çariçe bir teyzen var sonuçta." derken derin derin baktı kızın gözlerine. Elena gözlerini kaçırdı, iç geçirdi şöyle bir; ona kalsa saatlerce bakardı adamın gözlerine ama sonrası pek hayırlı olmazdı. Elijah cariyelerle ilgili bir şeyler söylerken dalıp gittiğini farketti, toparlanmak ister gibi gözlerini kırpıştırdı; adama odaklandı yeniden. "Ben sizi daha beyaz bilirdim? Saçlar başlar daha açık değil miydi oralarda -cermenlerin kibar hali hani? Beş günde ne ara bronzlaştın İspanyada?" dedi o kusursuz gülüşüyle. Elena elbette ki esmer oluşunu kurtadamlığına borçlu olduğunu söylemeyecekti, söyleyemezdi. "Genelde beyaz tenlilerdir zaten, esmerler azınlıkta oluyor." dedi kekeleyerek, aslında belki de Elijah'la konuşurken kurmuş olduğu en uzun cümleydi. Bir de kekelemeseydi daha iyiydi tabii. "Eee, ne yapacağız Elena? Leke çıkmayacak gibi?" dedi, kızın söylediğine pek de takılmamış gibiydi. Ne kadar güzel telaffuz ediyordu adını, ne kadar güzel gülüyordu, ne kadar mükemmeldi. Adını unuttuğu birinin ismini yeniden hatırlamak gibiydi ona bakmak; sanki uzun zamandır aradığı şeyi yeniden bulmak gibi. "Sorun değil, çok sevmiyordum bu elbiseyi. Canınızı sıkmayın lordum." yalan söylemişti. Ama kimin umrundaydı ki? Elijah'la tanışmış olma pahasına bütün elbiselerini şaraba bulayabilirdi Elena, gözü de arkada kalmazdı. Kafasını öne eğerken, yalanının anlaşılmadığını umdu. Ne içerideki tek derdi yeme-içme ve dans etme olan boş beyinlilerin kahkahaları moralini bozuyordu artık, ne de İspanya'nın bunaltıcı havası. Adamın gelişiyle her şey bambaşka bir boyuta taşınmıştı, Elena eski Elena değildi artık. Gözlerini yere dikmiş bakarken adamın bakışlarının üzerinde gezindiğini hissetti, kalbi deliler gibi çarpmaya başlamıştı. Bu gecenin son bulmasını istemiyordu; hem de hiç, oysa ki davete gelirken etmediği küfür kalmamıştı. Şimdi ise zamanı gecenin en başına sarmak istiyordu, tabii imkansızdı bu. - Spoiler:
ulan iyice arabeske çevirdim batırdım ortalığı, bir orhan gencebay şarkısı yazıp elena'ya kendini jiletlettirmediğim kaldı sdfkhgm allahtan o zamanlar jilet yokmuş lan.
| |
| | | Juan Elijah de Hervías İspanya | de Hervías Lordu
Mesaj Sayısı : 74 Lakap : Adını Eliha Koyduk
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Paz Şub. 24, 2013 4:23 pm | |
| Kız kibarca dediğinin karşılığını verince omuz silkti umursamazlığıyla. Soyluların kibarlığı iyi anlamda öğretebildiği nadir çocuklardan biri olmalıydı bu kız... "Canımı sıktığım yok zaten." dedi hiçbir duygu katmadan sözlerine. Yalan söyleyecek değildi ya? Başkasının kirli eteği onu neden irgalasındı ki? Canını sıkması gereken biri varsa o da kızın ta kendisiydi. Eğer çemkirme teşebbüsü gösterirse, Elijah iki misli çemkirip ağzına sokardı dediklerini. Kızın uysallığı ve yine atarlanma ihtimali için muhabbetten muhabbet açmaya çalışmıştı balkona çıktıkları andan beri. Yine de bu muhabbetleri git gide monologa dönerken kızın cevaplarına oluşan hevesi sönmeye başlamış, yeni muhabbet açma isteği de kalmamıştı. Derin bir nefes verdi canının sıkıldığını göstermekten çekinmeyerek. Kızı baştan aşağı süzmeye başladı yeniden. Süzdü, inceledi; muhabbetin başından beri tekrar tekrar aynı eylemi gerçekleştirmiş olsa bile, olur da bu sefer kızdan bir hareket görür mü diye... Olmadı. Güldü o uzun sessizlik sonunda. Elini kızın başına atıp okşadı kafasını. "İçeri geçeceksen geç sen." Hatta mümkünse geç de az manzara seyredeyim. Madem ikisi de lekenin çıkmayacağını ve artık boşu boşuna orada dikilmemeleri gerektiğinde hemfikirlerdi... "Ya da..." Kaşlarını çatıp başını göğe kaldırdı. Bulutsuz gökte parlayan yıldızların üzerinden geçti bakışları. "Geç olmuş. Senin etrafında gezen kraliyet adamlarından biri seni alıkoyup üstüne kirletmem yüzünden beni suçlamadan önce tüysem iyi olur, sen de burada oturur güzel muhabbetimizi düşünüp bana minnettar bir şekilde yalanlar düşünürsün. Hani olur da kaldığın köşke dönünce biri kızarsa elbisen kirlendi diye..." Bilirsin dercesine ekşitti suratını.
- Spoiler:
Affet bahtı karam, o kadar uzun yazdım ki okumaktan gözlerin miyopluğa dönecek. Kısa tutmaya çalıştım bir de oysa ki.... ):
| |
| | | Elena Lohanskaya Rusya | Çariçenin Yeğeni
Mesaj Sayısı : 24 Lakap : elena hanım kızımız
| Konu: Geri: Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep Cuma Mart 01, 2013 10:34 pm | |
| Kız içeri gitmek üzere hamle yapmışken tam da, Lord Dominguez'in sesiyle irkildi. Bu adam Elena'ya nerede rastlasa ellerine o iğrenç tükürüklü öpücüğünü kondurur ve Elena oradan ayrılana kadar ayağının altında dolaşırdı. Evet bu gece sıradan bir gece olsa adamın sesini duyar duymaz terkedebilirdi mekanı, ama bu kez sıradan değildi hiçbir şey. Adam burada olduğu sürece geceyi sonlandırmaya hiç niyeti yoktu Elena'nın. Balkonun kapısında adamın silüetini görür görmez Elijah'ın arkasına saklandı kız. "Eyvah, bu o." dedi adeta tıslayarak, bu yılışık soylu midesini bulandırıyordu Elena'nın. "Lord Dominguez. Beni görmemeli, yoksa geceyi zehir edecek. Bir süre kıpırdamamanızı rica edebilir miyim sizden, lordum? Yakalanırsam bu benim için hiç iyi olmaz." dedi, bu sefer fısıldamamıştı, sesini alçaltmıştı sadece. Adamın kendisini duyduğundan emin olmak istiyordu. Lord Dominguez, soylu bir İspanyol ailenin en büyük oğluydu. Yıllar öncesine dayanırdı Elena'yla tanışmaları; Ramirez'lerin yeni doğan çocuklarının şerefine verdikleri bir yemekte görüşmüşlerdi ilk kez. Sümüklü herifin tekiydi, ama sarmıştı bir kez Elena'ya. Her görüşmelerinde diyaloga girmeyi ihmal etmezdi, aslında monolog da denilebilirdi buna çünkü Elena'dan asla cevap alamazdı adam. Dominguez etrafına bakınırken Elena iyice Elijah'ın arkasına sokulmuş, omzunun üstünden ise adamı gözlüyordu. Fırsat bu fırsat, Elijah'a az da olsa yakınlaşma fırsatı bulmuştu ne de olsa, keyfine diyecek yoktu. Gözlerini iyice kısarak netleştirmeye çalıştı görüntüyü, lanet olası adam bir türlü balkonu terketmiyordu; adeta kızın orada bulunduğunu hissetmiş gibiydi. "Defolup gitsene gerizekalı." diye mırıldandı, Elijah'ın olduğu yerde kıpırdanmalarından rahatsız olduğunu anlamıştı. "Sabredin, birazdan gider." dedi yüzünü biraz adamın kulağına doğru yaklaştırarak. Ona bu kadar yakın durmak bile tatmin ediyordu Elena'yı, ona asla dokunmasa ve dokunmayacak olsa da bununla yetinebiliyordu. Bakışlarını adamın yüzünde gezdirdikten sonra istemeyerek Dominguez'e döndü yeniden, hala orada dikiliyordu. Elijah'ın birazdan "Ne halin varsa gör." diyerek yürüyüp gideceğini kestirmek zor değildi. - Spoiler:
İsmin ne dedim söyleyiverdi ELIHA ELIHA
| |
| | | | Cazibe, Karanlığın Kuytularındadır Hep | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|