Karakterinizin adı-soyadı: Black Fitzwilliam
Role Play Seviyeniz: Akıllara Zarar
Karakter Özellikleri: : Ülkesine ve kralına bağlı, ayrıca açıkçası ağzı iyi laf yapar. Sadakat onun için vazgeçilmezdir. Bir ingiliz olmaktan sonuna kadar gurur duyan biri.
Karakter Geçmişi:Küçüklüğünden beri ülkesine bağlılığı sayesinde kral olacak ağabeyine karşı derin bir saygısı oluşmuştur. O kral olduktan sonra da sürekli ricalarda bulunarak elçi olmak istemişti. Bu konuda iyi olabileceğini ağabeyine ikna edene kadar baya uğraşmıştı. Elçi olduktan sonra da ülkeler arası haber taşımanın yanı sıra her şeyi bilmeye çalışmış ve her bilginin hayati önemi olduğunu düşünmüştür. Aslında kendisi bilmese bile bu bilgi açlığının ailenin diğer üyeleri gibi vampir olmayışını kapatma amacı taşıdğını farketmemiştir.
İstediğini Yetenek: Element Hükmü - Antik olduğum için dördünü alabilirsem tabi çok güzel olurdu. Ya da ikisini. Yoksa ateşlede devam ederim ben.
Örnek Rp'niz:
- Spoiler:
Donuyordu. Parmakları uyuşmaya başlamıştı bile. Soğuktan en başta titrerken şimdi onun yerini hissizlik almıştı. Gözlerini kapatma ihtiyacı çoğalmıştı. Sadece uyumak istiyordu. Hiç böyle hissetmemişti şimdiye kadar. Yoğun kar fırtınası altında bir ağacın dibinde uyumak hiç ona göre değildi. Fakat bunu umursamadı ve köklerin arasına doğru devrildi. Kar ilk başta ona çok soğuk ve rahatsız edici gelmişti ama şimdi sıcacık bir yatak gibiydi. Rüzgarla beraber savrulan saçları artık kar yüzünden neredeyse bembeyaz kesilmişti. Önceden yoğun ve keskin olan bakışları yerini boş ve anlamsız bir ifadeye bırakırken görebildiği tek şey beyazdı. Parmakları karın üzerinde gezindi. Acı geçiyordu yavaş yavaş. Bu onu mutlu etti. Donmuş kulaklarına usuldan bir ses geldi. Gelen kişi karısına benziyordu. Ölmüş karısına. İlk başta onun yaşamadığı gelmedi aklına sadece ellerini uzatmak ve yılların özlemini dindirmek istedi sarılarak. Onun yerine biri kendisini kollarından tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Bacakları tutmuyor ve hiçbir yerini hissetmiyordu. Bu yüzden kendisini kaldırana yardım edemedi. Tekrar devrilmek üzereyken eller onu yeniden tuttu. Sonra da yaka paça hatta sürüklenerek bir yere götürülmeye başladı. Nereye gittiğini bilmemek Black için belki de hayatında ilk defa önemli değildi. O sadece uyumak istiyordu bir kenara kıvrılıp.
Ne kadar böyle çekiştirildiğini bilmiyordu ama sonunda yakıcı bir şeyin önüne atıldı. Gözlerini açtığında ateşi gördü sadece. Vücudu o kadar soğumuştu ki ısıtmaktan çok canını yakıyordu bunca yıldır kadim bir dostu olan ateş. Uzaklaşmak istedi ama birileri buna izin vermedi. Bekledi o da gözlerini sıcaklığa dikip. Acı yerini uyuşmaya bıraktı. Sonra da hisleri yavaşça geri döndü. Ama titremeleri artmıştı. Her yanının su olduğunu hissediyordu. Zihninde düşünceler belirdi daha sonra. Doğruldu yerinden be ellerini birbirini yakınlaştırarak birkaç kelime mırıldandı. Ardından kendini ateşin içine attı. Yanmadı. Ama titremeleri hemen geçmiş, Vücudu tam anlamıyla kendine gelmişti kısa bir süre içinde. Black’in aslında bu duruma düşmemesi gerekirdi. Ama uzun zamandır ateşten uzak kalmış ve içinde bulunan öz sıcaklığı soğuk sayesinde azalmış ve neredeyse tükenme noktasına gelmişti. Bir ateş büyücüsü asla donmazdı eğer yüreğinin yakınlarına yerleştirdiği ateş sönmez veya azalmazsa. Black bunu düşünmemişti ve zor durumda kalmıştı. Bunun için birşeyler yapmalıydı. Ama daha önemli bir sorunu vardı. İyilik için mi kurtarılmıştı yoksa kötülük için mi?
Evet, pek ateşle ilgili bir şeye değinmemiş gibi oldu ama içine ateşi yerleştirme olayını kurgularımda daha detaylı işleyeceğim.